Coco Chanel (1883-1971) Fransız moda tasarımcısı
“Sadelik gerçek şıklığın anahtarıdır”
NTV'nin 13 hafta boyunca her Pazar akşamı yayınlayacağı "Olağanüstü Kadınlar" belgeselinin ikinci bölümü, Coco Chanel'e ayrılmıştı.
Koskoca Chanel markasının kuruluşunun ardında Fransa'da fakirlik içinde doğmuş Gabrielle isimli bir gençkızın olduğunu söylemek ne kadar tuhaf olsa da gerçek böyledir. Gabrielle ilk önce fakirliği yenmek adına daha sonra da kendine bir meslek edinmek adına oldukça uğraş vermiştir. Bu uğraşı sırasında Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarına da tanıklık etmiştir. Birinci Dünya Savaşı ona çok güzel bir geleceğin kapılarını açarken, İkinci Dünya Savaşı ise açılan kapıların yüzüne kapanmasına neden olmuştur.
Nasıl mı?
Birinci Dünya Savaşı'nda, ülkedeki erkeklerin büyük bir çoğunluğunun savaşa gitmesi sebebi ile her türlü günlük iş kadınlar tarafından yapılmaya başlanmıştı. Ancak o dönemin kabarık giysileri, korseleri, fırfırları kadınların erkekler gibi pratik hareket etmesine engel oluyordu. Bu sebeple, Coco Chanel kadınlara kolayca hareket edebilecekleri sade elbiseler tasarlamıştı. Gözlemleri sonucu farklılık yaratabilme ve bu sayede de tanınma şansı yakalamıştı. İkinci Dünya Savaşı'na kadar da yükselişi tüm hızıyla devam etmiştir.
İkinci Dünya Savaşı'nda Nazilerin Ritz Carlton Oteli'ni karargah olarak kullanmaya başlaması ile birlikte bu oteldeki birçok mağaza kapanmak zorunda kalmıştır. Coco Chanel'in butiği hariç. Bunun nedeni ise Coco Chanel'in bir Alman komutan ile aşk yaşıyor olmasıydı. İşin kötü yanı, sevgilisine bilgi sağlamak için kendi çevresinden önemli bilgiler toplamaya çalışmasıydı.
Savaşın ardından Almanlara yardım eden (etmek zorunda kalan) tüm kadın ve erkekler meydanlarda saçları sıfıra vurularak, çıplak bir şekilde sürüklenmiş, ihanetlerinin bedeli halk tarafından ödetilmeye çalışılmıştır. Coco Chanel ise casusluğu sebebi ile karakola ifade vermeye çağrılmış, herhangi bir ceza almadan serbest kalmıştır. Ancak halk onun tasarımlarını boykot ederek yine de onu cezalandırmıştır. İsviçre'ye taşınmak ve orada yalnız bir yaşam sürmek zorunda kalmıştır.
Senelerce, bir zamanlar kasıp kavurduğu moda dünyasını uzaktan izlemiştir. Ta ki Paris'te bir defile düzenlemeye karar verinceye kadar. Onu bu defileyi düzenlemeye iten güç ise, kadınlar için tekrar abartılı bir moda yaratılmış olmasıydı. Gerçek şıklığın anahtarı olan sadelik ile buna karşı çıkacak ve tepkisini gösterecekti. Bu son defilesinde her ne kadar tasarımları başarılı olsa da Parisliler tarafından yine kabul görmemiştir. Fakat çalışan Amerikan kadınları tarafından farkedilen bu sade tasarımlar, Chanel markasının tekrar güçlenmesini ve zirveye çıkmasını sağlamıştır.
Başarı zamanla herşeyi unutturmuş ve Chanel markası birçok zorluğu geride bırakarak bugüne kadar gelmiştir.
Her sabah kullandığım Coco Chanel Mademoiselle parfümünü elime aldığımda artık güzel kokmak dışında başka şeyleri de düşünüyor oluyorum...
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder